Algoritmanın Cinsiyeti Yoktur: Teknolojide Kadınların Azmi, Sürekli Varoluşu ve Ortak Gelecek
Teknoloji dünyasında kadınların yeri ve algılanışı, uzun süredir devam eden önemli bir tartışma konusudur. "Algoritmanın Cinsiyeti Erkek" başlıklı video, bu alandaki "erkek egemenliği mitini" ve kültürel, eğitimsel, ekonomik dinamiklerin bu algıyı nasıl beslediğini detaylandırmaktadır.
2025-07-17 10:55:57 - Arastiriyorum
Ancak, bu algıyı yalnızca tarihsel ve toplumsal baskıların bir sonucu olarak görmek yerine, bireysel azmin, değişen koşulların ve her bireyin taşıdığı potansiyelin altını çizen bir perspektif sunmak da mümkündür.
Tarihsel Süreç ve Sürekli Varlık
Sanayi Devrimi'ne kadar kadınların matematik, bilim ve teknolojik konularda aktif olduğu belirtilse de, bu devrimle birlikte üretimden çekildikleri ve daha simgesel, ev içi rollere itildikleri iddia edilmektedir. Ancak bu dönüşümün tek taraflı bir "dışlanma" yerine, ekonomik ve toplumsal yapıdaki karmaşık değişimlerin bir sonucu olduğu da göz önünde bulundurulmalıdır. Üstelik, bu dönemlerde bile kadınların teknolojideki varlığı tamamen silinmemiştir; 19. yüzyılda Ada Lovelace'ın ilk bilgisayar programını yazması, II. Dünya Savaşı'nda Hedy Lamarr'ın kablosuz erişim ağı üzerine buluşları, Grace Hopper'ın programlama dilini geliştirmesi ve Katherine Johnson gibi önemli figürlerin NASA'daki uzay bilimi çalışmaları, kadınların bu alandaki sürekli ve belirleyici katkılarını kanıtlamaktadır. Türkiye'de de Nüset Gökdoğan ve Sema Tokay gibi öncü kadınlar, teknolojideki başarılarıyla öne çıkmışlardır. Bu örnekler, kadınların üretimde ve teknik işlerdeki yeteneklerinin her dönemde var olduğunu göstermektedir.
Medya Etkisi ve Bireysel Seçimler
1980'lerde dizüstü bilgisayarların evlere girmesiyle başlayan medya reklamlarında kadın figürlerinin teknolojiyle ilişkilendirilmemesi, kadınların teknolojiden "çekildiği" ve alanın erkek egemenliğine bırakıldığı algısını oluşturduğu ifade edilmektedir. Ancak bu dönemdeki meslek seçimleri, yalnızca medya algısıyla değil, aynı zamanda değişen ekonomik fırsatlar, bireysel ilgi alanları ve eğitim sisteminin sunduğu alternatiflerle de şekillenmiştir. Kadınların hala geleneksel meslekleri seçme eğiliminde olmaları bir endişe kaynağı olsa da, bu durum sadece dışsal baskıların değil, aynı zamanda bireysel tercihlerin ve kariyer beklentilerinin de bir yansıması olabilir.
Kişisel Azmin Gücü ve Engelleri Aşmak
Video, genç kadınların teknoloji alanına girmekte özgüven eksikliği yaşadığını ve inisiyatif almakta pasif kaldığını belirtmektedir. Ancak bu durum, dışsal bir kısıtlama olmaktan ziyade, bireysel gelişimle aşılabilecek bir engel olarak görülebilir. Zehra Öney'in kendi deneyimi bu duruma antitez oluşturmaktadır: Kendisi, cinsiyetine hiç bakmadan teknoloji sektörüne girmiş, 60 mühendisi yönetmiş ve dünya birincilikleri elde etmiştir. Öney, "yetenekliysem yetkinsem her şeyi yapabilirim" mantığıyla hareket ettiğini belirtmektedir.
Boğaziçi Üniversitesi'ndeki bir kız öğrencinin hikayesi de bu bireysel azmin çarpıcı bir örneğidir. Sınıf ortamının erkeklere göre dizayn edildiğini, cinsiyetçi konuşmaların olduğunu ve bölüm değiştirmeyi düşündüğünü ifade eden öğrenciye babasının "kızım bu karşılaştığın ilk zorluk ve sen bundan kaçıyorsan hayat çok zor" diyerek destek olması, öğrencinin kararını değiştirmesini sağlamış ve bölümüne devam etmesini sağlamıştır. Bu örnek, aile desteğinin ve bireysel kararlılığın, dışsal engelleri aşmada ne kadar kritik bir rol oynayabileceğini göstermektedir. Öney'in ifadesiyle, "doğru iş yapıyorsan, doğru iletişim kuruyorsan onlarla berabermişçesine yaşıyorsun ve aslında bütünleşiyorsun". Bu, bireyin doğru adımlar atarak çevresindeki algıları ve koşulları kendi lehine çevirebileceği anlamına gelmektedir.
Yapay Zeka ve Çeşitliliğin Önemi
Yapay zeka çağında, algoritmaların ve sistemlerin cinsiyetçi bir bakış açısıyla ilerlemesini engellemek için kadınların varlığının "zaruriyet" olduğu belirtilmektedir. Yapay zekanın öğrenen bir sistem olduğu ve erkek egemen girdilerle eğitilirse bu önyargıları sürdüreceği endişesi mevcuttur. Ancak, OpenAI gibi önemli bir yapıda Mira Murati gibi bir kadın liderin varlığına rağmen yapay zekanın cinsiyetçi tavırlar sergilemesi, sorunun sadece cinsiyet temsiliyetinden daha derin olduğunu göstermektedir. Çözüm, sadece kimin kod yazdığı değil, aynı zamanda yapay zekayı besleyen verilerin çeşitliliği, algoritmaların etik kurallara göre tasarlanması ve sistemlerin sürekli olarak önyargı testlerinden geçirilmesi olmalıdır. Yapay zeka öğrenen bir sistem olduğu için, doğru ve çeşitli verilerle sürekli olarak beslenmesiyle önyargılarından arındırılabilir.
Sonuç: Birlikte Üretmek ve Geleceği Şekillendirmek
Kadınların ve erkeklerin bir arada çalışmasının ve birbirlerinin farklılıklarıyla güçlenmesinin katkısı açıktır. Toplumdaki kültürel ve sosyolojik ayrışmaların meslek seçimlerini etkilediği bir gerçektir. Ancak bu durum, bireyin kendi yolunu çizmesini engellememelidir. Vitek gibi dernekler, gençleri teknolojiye çekerek ve onlara özgüven kazandırarak önemli bir rol oynamaktadır. Kız çocuklarına yönelik eğitimler, onların "ışık ışık" parlamasını, öğrendiklerini hızla uygulamaya koymalarını ve "dönüşümü çok çabuk" göstermelerini sağlamaktadır.
Teknolojiye erkeklerin daha iyi olduğu algısının, erkeklerin bu işleri üstlenmesinden kaynaklandığı düşünülse de, asıl sorun, bireylerin kendi teknolojik okuryazarlıklarını geliştirmekteki aksiyon eksikliğidir. Gelecek, sadece kadınların değil, tüm bireylerin aktif katılımını gerektiren bir alandır. Kadınların teknolojideki varlığı bir "seçmeli" değil, "zaruriyet" olarak görülebilir, ancak bu zaruriyetin gerçekleşmesi, yalnızca dışsal baskıları dile getirmekle değil, aynı zamanda bireysel yetenek ve kabiliyetlerin farkına varılması, geliştirilmesi ve eyleme geçirilmesiyle mümkün olacaktır. Gelecek, tüm cinsiyetlerin katkısıyla şekillenecektir.