İş hayatı hızla değişiyor. Pandemiyle birlikte başlayan uzaktan çalışma deneyimi, teknolojinin ivme kazandırdığı dönüşümler ve genç kuşakların beklentileri, artık çalışma kültürünü kökten etkiliyor. FlexJobs’un hazırladığı “Work Shift Pulse Report” bu değişimleri kapsamlı şekilde ele alıyor. Rapor, yalnızca Amerika’da değil, Türkiye’de de yankı bulabilecek önemli içgörüler sunuyor.
Peki bu rapordan hangi dersleri çıkarabiliriz? Gelin birlikte inceleyelim.
Raporda dikkat çeken en ilginç kavramlardan biri “Gen Z stare”. Türkçeye kabaca “Z kuşağı bakışı” olarak çevrilebilecek bu kavram, genç çalışanların iş yerinde yüz ifadeleriyle sergiledikleri memnuniyetsizlik veya mesafeli duruşu ifade ediyor.
Bizde de genç çalışanların, özellikle beyaz yakalı ofis ortamlarında, sessiz bir “protesto” geliştirdiğini görüyoruz. Z kuşağı, işyerinde otoriteye körü körüne boyun eğmek yerine, sınırlarını çizmeye, değerlerine sadık kalmaya çalışıyor. Bu durum, yöneticiler için iletişim becerilerini geliştirmeyi zorunlu hale getiriyor.
Rapordaki bir diğer çarpıcı bulgu: Katılımcıların %62’si, daha iyi maaş ve iş güvencesi sağlarsa beyaz yakalı işini bırakıp mavi yakalı bir işe geçebileceğini söylüyor.
Bu veri, klasik “ofis işlerinin” cazibesini yitirmeye başladığını gösteriyor. İnsanlar daha somut, elle tutulur, sonuç odaklı işlere yönelme eğiliminde. Ayrıca kendi işini kurmak, farklı bir sektöre geçmek veya erken emeklilik hayali kuranların sayısı da hiç az değil.
Türkiye’de de benzer bir eğilim var. Özellikle teknik meslekler, üretim, lojistik, bakım-onarım, sağlık gibi alanlarda iş güvencesi ve maaş istikrarı, beyaz yakalı işlere kıyasla daha cazip hale gelebiliyor. Son yıllarda üniversite mezunları arasında “usta-çırak” ilişkisiyle öğrenilebilecek zanaatlara yönelimin artması da bu trendi destekliyor.
Raporda katılımcıların %58’i, iş hayatına girdiklerinden beri beklentilerinin ciddi şekilde değiştiğini söylüyor.
Ayrıca eğitimle ilgili veriler de düşündürücü:
Ülkemizde iş hayatına yeni atılan gençlerin önemli bir kısmı, aldıkları eğitimin iş dünyasıyla uyumsuz olduğundan şikâyet ediyor. Stajların kâğıt üzerinde kalması, pratik uygulama eksikliği, mezunların iş dünyasına hazırlıksız girmesine yol açıyor. Bu nedenle üniversite-sanayi işbirliği, proje bazlı eğitim modelleri ve uygulamalı staj programları daha da kritik hale geliyor.
FlexJobs raporunun ortaya koyduğu tablo, sadece küresel iş dünyasını değil, Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor. Kuşaklar arası beklenti farkları, beyaz yakalı işlerin değer kaybı, eğitim-iş uyumsuzluğu ve anlam arayışı, bizim de gündemimizde.
İşverenler için bu bir tehdit değil, büyük bir fırsat. Genç kuşakların taleplerini dikkate alan, çalışanların alternatif kariyer yollarını destekleyen, değer temelli bir kültür inşa eden şirketler geleceğin kazananı olacak.
Sen ister işveren ol, ister çalışan, bu değişimleri görmezden gelmek artık mümkün değil. 2025 ve sonrasında iş hayatında başarılı olmanın anahtarı, esneklik, anlayış ve değer odaklılık olacak.
Halk ekonomik sıkıntılardan bunaldı; terörle mücadele yeniden yükselişte 2010 yılından bu...