Ipsos Global Trends 9. Baskı: "Huzursuz On Yıl" Bizi Nereye Götürüyor?

Ipsos'un "Global Trends" raporunun dokuzuncu baskısı, 2020'leri tanımlayan ısrarlı gerilimlere ve hızlanan değişimlere dikkat çekiyor. Eylül 2025 tarihli bu rapor, mevcut on yılı "Huzursuz On Yıl" olarak adlandırıyor. Analizin temelini makro güçlerin uzun vadeli etkisi, toplumdaki ve pazarlardaki daha yakın değişimler ve olası bir geleceğe işaret eden yeni sinyaller oluşturuyor.

Bu yılki rapor, jeopolitik gerilimlerdeki keskin artışı, Yapay Zekanın (AI) hızla ana akım haline gelmesini ve geniş çaplı toplumsal yeniden yapılanmayı yansıtıyor. Bu genel belirsizlik ortamı, küresel düzeyde iyimserlikte bir düşüşe yol açtı. İlginç bir şekilde, insanlar genellikle kendileri ve aileleri gibi yakın çevrelerine karşı daha iyimser olsalar da, bu yıl kişisel ve ailevi iyimserlikte bile 7 puanlık çarpıcı bir düşüş görüldü.

İşte "Huzursuz On Yıl"ı şekillendiren temel trendler ve değişimler:

Küreselleşme Çatlakları ve Ekonomik Belirsizlik

Daha önceki raporlarda öngörülen uluslararası düzenden geri çekilme, bu yıl "Küreselleşme Çatlakları" trendinde hızla ortaya çıktı. Geçen yılki en önemli ve ani değişimlerden biri, ekonomik ve jeopolitik istikrarsızlığın tırmanması oldu. Bu durum, korumacılık ve milliyetçiliğin tetiklediği ve küresel ekonomiye sıfır toplamlı bir oyun alanı olarak bakan kontrol arzusundan kaynaklanan bir ticaret savaşı olarak görülüyor.

Vatandaşlar, küreselleşmenin değerini sorguluyor. Küresel vatandaşların %70'i, yurt dışından gelen ürünler yerine kendi ülkelerinin ürünlerini almayı tercih ettiğini belirtiyor. Bu durum, ticaret anlaşmazlıkları döneminde küreselleşmenin büyük bir darbe aldığını gösteriyor. Markalar, çok küresel görünmemek için yerel değer ve etki hakkında konuşurken dikkatli davranmak zorunda kalıyor.

Yapay Zeka Çağında "Tekno-Mucize" ve "Tekno-Kaygı"

Teknoloji, hem yenilik hem de endişe içeren iki ucu keskin bir kılıç olarak ilerlemeye devam ediyor. Yapay Zeka (AI), artık niş bir konsept olmaktan çıkıp günlük hayatımızın ana akım bir parçası haline geldi. Bilgiyi aramaktan işte bize yardımcı olmaya kadar AI entegrasyonu hızlandı.

Ancak bu hızlı entegrasyon beraberinde önemli bir kamuoyu kaygısı getiriyor: Veri güvenliği, etik kontrollerin kötü niyetli aktörleri engellemek için yeterli olup olmadığı ve uzun vadede sosyal ve pratik becerilerimiz üzerindeki etkisi konusunda sorular devam ediyor. Bu ediyor.

• Nouveau Nihilizm: Ekonomik belirsizlik ve hükümetlere duyulan hayal kırıklığı, iktidar sistemlerine karşı yerleşik bir hoşnutsuzluğa dönüşüyor. Küresel halkın büyük bir kısmı (%70), hükümetlerinin kendileri gibi insanların endişelerine öncelik vermediğini düşünüyor. Bu durum, halkın yaklaşık üçte ikisinin (%66) geleceğin belirsiz olması nedeniyle "bugün için yaşadığını" söylemesine yol açıyor.

• Bireyciliğe Kaçış: Bireysel özgürlük, gelişim ve özerklik vurgulanmaya devam ediyor. Geleneksel başarı ölçütlerinin (ev sahibi olmak, istikrarlı kariyer) ulaşılamaz olduğu bir zamanda, insanlar mutluluğa giden kendi yollarını seçiyorlar.

Parçalanmış Toplumlar ve Geri Çekilme Eğilimi

Toplumsal düzeyde, büyük gelir ve servet eşitsizliklerinin zararlı olduğu kabul edilmesine rağmen, bu eşitsizlikler son on yılda birçok ülkede daha da açıldı. Bu durum, geleneksel yapılarda bir parçalanmaya yol açıyor.

• Göçmenlik Endişesi: Toplumsal bölünmeler arasında, göçmenlik en çok yıldan yıla değişim gösteren ve duygusal olarak kutuplaştırıcı bir konu olmaya devam ediyor. Ankete katılan piyasalardaki vatandaşların %65'i "ülkemde çok fazla göçmen var" fikrine katılıyor (geçen yıla göre 5 puanlık artış).

• Eski Sistemlere Geri Çekilme: Küresel olarak artan bir çoğunluk, ülkelerinin eskiden olduğu gibi olmasını istiyor. Bu nostalji, dini, politik ve toplumsal yapılar etrafındaki tarihi güç yapılarına geri dönme arzusuna yol açabilir. Örneğin, bu yılki Global Trends raporunda, sadece iki cinsiyet olduğu (erkek ve kadın) fikrine katılanların oranında 7 puanlık önemli bir artış yaşandı.

Güvenin Gücü ve Markaların Rolü

Bilgi ve yanlış bilgi çağında, insanlar güvenilir kaynaklardan otantik mesajlar istiyor. "Güvenin Gücü" trendi giderek kritik hale geliyor. Güven, kurumlardan uzaklaşarak daha küçük ve yakın etki çevrelerine kayıyor. İnsanlar hükümete güvenmeseler de yerel seçilmiş yetkililere daha çok güveniyor; tıbbi mesleğe güvenmeseler de kendi doktorlarına güveniyorlar.

Özellikle markalar, tüketicinin değerleriyle uyum sağlama konusunda büyük bir rol üstleniyor. Tüketicilerin üçte ikisi (%67), kişisel değerlerini yansıtan markalardan alışveriş yapma eğiliminde olduklarını söylüyor. Markaların, düşük güven ortamında otantiklik ve empati ile hareket etmesi kritik önem taşıyor.

Ipsos Strategy3 Global Eğilimler ve Öngörü Başkanı Jennifer Bender'e göre, kuruluşların bu karmaşık ortamda başarılı olabilmesi için bu güçlü ve çoğu zaman çelişkili güçleri tanıması ve bunlardan yararlanması gerekiyor. Gelecekte başarılı olacak kuruluşlar, küreselleşen bir dünyada yerel değer gösteren, şüphecilik çağında güven inşa eden ve kontrol hissi veren çözümler sunanlar olacaktır. 2020'ler, artan gerilimlerin ve derin bir insani tepkinin: içe doğru bir geri çekilmenin on yılı olarak görülebilir.

Raporun tamamı için: https://resources.ipsos.com/DownloadIpsosGlobalTrends9thEdition.html