İklim Değişikliği Kaygısı Gençliği Sarıyor: Hükümetlerin Eylemsizliği Bir Nesle İhanet Mi?

İklim değişikliği krizi, gezegenimizin geleceği için önemli sonuçlar doğururken12, bu durumdan en çok etkilenecek olanlar çocuklar ve genç insanlar

Ne yazık ki, iklim krizinin zararlarını sınırlama konusunda çok az güce sahipler, bu da onları iklim kaygısı adı verilen bir duruma karşı savunmasız hale getiriyor. Dünya çapında 10 ülkede 10.000 genç (16-25 yaş arası) üzerinde yapılan büyük ölçekli bir araştırma, iklim kaygısının ne kadar yaygın olduğunu ve bunun hükümetlerin algılanan yanıtlarıyla nasıl ilişkili olduğunu gözler önüne seriyor...

Endişe ve Acı Verici Duygular Yaygın

Araştırmaya katılan gençlerin çok büyük bir kısmı iklim değişikliği konusunda endişeli olduğunu bildirdi. Katılımcıların %59'u çok veya aşırı derecede endişeli, %84'ü ise en az orta düzeyde endişeliydi.

Gençler, iklim değişikliği hakkında bir dizi acı verici ve karmaşık duygu yaşadıklarını belirtti. %50'den fazlası şu duyguları yaşadığını bildirdi:

• Üzgün
• Endişeli
• Kızgın
• Güçsüz
• Çaresiz
• Suçlu
• Korkmuş (%67.3)

En az bildirilen duygular iyimserlik ve kayıtsızlıktı. Bu deneyimlerin, karşılaştığımız tehditlere karşı anlaşılır, tutarlı ve sağlıklı tepkiler olduğu öne sürülmüştür. Bununla birlikte, iklim krizi karmaşık olduğu ve net bir çözümü olmadığı için kaygı kolayca çok yoğun ve hatta bunaltıcı hale gelebilir.

Günlük Yaşam Üzerindeki Olumsuz Etki

Gençlerin iklimle ilgili duyguları, günlük yaşamlarını ve işlevselliklerini olumsuz etkiliyor. Katılımcıların %45'inden fazlası duygularının günlük yaşamlarını olumsuz etkilediğini söyledi. Bu oran ülkeden ülkeye değişmekle birlikte sürekli olarak yüksek seviyede çıktı.

Ayrıca, birçok genç iklim değişikliği hakkında çok sayıda olumsuz düşünce bildirdi. Örneğin:

• %75'i geleceğin korkutucu olduğunu düşünüyor.
• %83'ü insanların gezegenle ilgilenme konusunda başarısız olduğunu düşünüyor.
• %55.7'si insanlığın mahkum olduğuna inanıyor.
• %54.9'u ailelerinin güvenliğinin tehdit altında olacağını düşünüyor.
• %54.8'i en değer verdikleri şeylerin yok olacağına inanıyor.

Bu olumsuz düşünceler ve duygular, iklim değişikliği konusunda daha fazla endişe duyan kişilerde daha yaygındı.

Hükümetlerin Yanıtı: Hayal Kırıklığı ve İhanet Hissi

Araştırmanın en çarpıcı bulgularından biri, gençlerin hükümetlerin iklim değişikliğine verdiği yanıtları olumsuz olarak değerlendirmesi oldu. Katılımcıların yarıdan fazlası (%59-64) olumsuz ifadelere katılırken, pozitif ifadelere katılanların oranı çok daha düşüktü (%30-37)...

Özellikle, katılımcılar güvenceden çok daha fazla ihanet duygusu bildirdi.... Hükümetin eylemlerinin kendilerini değerli, korumalı veya umutlu hissettirdiği yönündeki olumlu duygulara kıyasla29, öfke, kaygı, acı, terk edilmişlik, korku, utanma, aşağılanma gibi olumsuz duygular daha yaygındı.... "İhanet ölçeği" terimi, bireylerin destek, koruma veya hatta hayatta kalma konusunda güvendikleri kurumların kasıtlı eylemsizliği veya ihlalleri tarafından zarar gördüklerinde yaygın olarak deneyimledikleri bu tür sıkıntıyı yansıtmaktadır.

Algılanan Eylemsizlik ve Artan Sıkıntı

Araştırma, iklim kaygısı ve sıkıntısının, yetersiz olarak algılanan hükümet yanıtıyla ve bununla ilişkili ihanet duygularıyla korelasyon gösterdiğini buldu... Gençlerin iklim değişikliği hakkındaki olumsuz düşünceleri ve günlük yaşamları üzerindeki olumsuz etkileri, hükümetin yanıtını yetersiz görme ve ihanete uğramış hissetme ile pozitif olarak ilişkiliydi.

Bu, hükümetlerin iklim krizine yeterince yanıt vermemesinin, gençlerin psikolojik sıkıntısına ve moral yaralanmasına katkıda bulunduğunu göstermektedir. Çocukların hükümetlerin ekosistemleri ve kendi geleceklerini korumadaki başarısızlığına dayanarak yasal yollara başvurması, bunun bir insan hakkı ihlali ve etik sorumluluktan kaçınma olarak görülebileceğini düşündürmektedir.

Bir İhanet Kültürü ve Moral Yaralanması

Çocukların yetişkinlerin eylemsizliği nedeniyle kafa karışıklığı, ihanet ve terk edilme yaşadıklarına dair önceki çalışmalar da bu bulguları desteklemektedir. Hükümetlerin ve yetişkinlerin iklim değişikliğine karşı kayıtsız kalması veya göz ardı etmesi34, gençlerin hislerini duymazdan gelme veya geçiştirme şeklinde deneyimlendiğinde3536, bir "bakım yoksunluğu kültürü"ne yol açabilir.

İklim kaygısı, sadece ekolojik felaketten kaynaklanmakla kalmaz, aynı zamanda daha güçlü olanların (bu durumda hükümetlerin) karşılaşılan tehditlere karşı harekete geçmemesiyle de ilişkilidir. Bu durum, gençlerin iklim sıkıntısının adaletsiz olduğunu ve moral yaralanması içerdiğini gösteren kanıtları güçlendirmektedir. Moral yaralanması, kişinin vicdanının yaşadığının bir işareti olarak görülebilir, ancak hükümetlerin bakım, şefkat, gezegen sağlığı ve ekolojik aidiyet gibi temel ahlaki inançları ihlal etmesi nedeniyle önemli acı ve yara verir.

Gelecek İçin Çağrı

Bu araştırma, iklim değişikliği, iklim kaygısı ve yetersiz hükümet yanıtının, dünya genelindeki çocuk ve gençlerin zihinsel sağlığını ve esenliğini tehdit eden kronik stres faktörleri olduğunu öne sürüyor. Hükümetlerin bu tehditleri ele almada başarısız olması ve genç nesil üzerindeki etkisi, potansiyel olarak moral yaralanması oluşturmaktadır.

Gençlerin zihinsel sağlığını korumak için ulusların, iklim değişikliğine karşı etik, kolektif ve politika temelli eylemlerle yanıt vermesi gerekmektedir. Güçlü konumdakiler, gençlerin korkularını ve acılarını tanıyarak, anlayarak ve doğrulayarak, haklarını kabul ederek ve onları politika yapımının merkezine yerleştirerek stresi ve sıkıntıyı azaltmak için hareket edebilirler. Genç nesillere umut mesajı sunabilmemiz için, önce aşılması gereken engelleri kabul etmeliyiz.

Bu çalışma, iklim değişikliğinin ve yetersiz hükümet yanıtlarının gençler üzerindeki psikolojik etkisinin küresel ölçeğini nicelleştirmeye yönelik ilk girişimlerden biridir. Bulgular, hükümetlere ve yetişkinlere dünya genelinde bir uyarı niteliğindedir ve gençlerin endişelerine karşı daha fazla duyarlılık, daha derinlemesine araştırma ve iklim değişikliği konusunda acil eylem ihtiyacının altını çizmektedir.

İklim kaygısı, gençlerin dünyamız için gösterdiği özeni ve empatiyi işaret eder. Onların sesini duymak, endişelerini doğrulamak ve eyleme geçmek, sadece onların değil, gezegenimizin de geleceği için hayati önem taşımaktadır.

Araştırmanın tamamı: https://www.thelancet.com/action/showPdf?pii=S2542-5196%2821%2900278-3