Haftalık Küresel Ekonomi Değerlendirmesi (Türkiye Merkezli Perspektif)
Küresel ekonomi 2025’in son çeyreğine girerken senkronize bir büyümeden çok, senkronize bir temkin dönemine girmiş durumda. Para politikaları gevşemeye hazırlanıyor ancak jeopolitik riskler, emtia fiyatları ve finansal kırılganlıklar, merkez bankalarının elini hâlâ bağlıyor. Türkiye ise bu küresel resmin tam ortasında, yüksek faiz–düşük büyüme dengesini yönetmeye çalışıyor.
2025-12-19 10:36:11 - Arastiriyorum
ABD: Faiz İndirimi Beklentisi Güçlü, Ama Sabırsızlık Riskli
ABD ekonomisi hâlâ şaşırtıcı derecede dirençli.
- Büyüme yavaşlıyor ama sert bir daralma yok.
- İstihdam piyasası soğuyor, ancak çözülmüyor.
- Enflasyon hedefe yaklaşsa da çekirdek kalemler hâlâ rahatsız edici.
Fed açısından tablo net:
Faiz indirimi geliyor, ama acele edilmeyecek.
Piyasalar 2026 başı için daha agresif indirim fiyatlarken, Fed üyeleri “yüksek faizi biraz daha seviyoruz” mesajı vermeye devam ediyor. Bu da ABD tahvil getirilerini yüksek, doları ise güçlü tutuyor.
Türkiye açısından sonuç:
Güçlü dolar, gelişmekte olan ülkeler için hâlâ finansman baskısı demek. ABD kaynaklı bir rahatlama gelmeden Türkiye’ye dış sermaye girişinin sınırlı kalması şaşırtıcı olmaz.
Avrupa: Resesyon Kapıda Değil Ama Enerji Gölgede
Avrupa Birliği ekonomisi teknik resesyondan uzak olsa da büyüme iştahı zayıf.
- Almanya hâlâ sanayi tarafında toparlanmakta zorlanıyor.
- Güney Avrupa turizmle ayakta.
- ECB, Fed’den daha erken faiz indirimi sinyali veriyor.
Ancak Avrupa’nın kronik sorunu değişmedi: enerji maliyetleri ve jeopolitik bağımlılıklar.
Türkiye açısından sonuç:
Avrupa’daki yavaşlama, Türkiye’nin ihracat kanalı üzerinden büyümeyi sınırlıyor. Kur rekabeti tek başına yeterli değil, talep zayıf.
Asya: Çin Sessiz, Japonya Uyanık, Hindistan İştahlı
Asya’da tablo parçalı:
- Çin: Büyüme var ama güven yok. Gayrimenkul krizi ve iç talep zayıflığı devam ediyor.
- Japonya: Uzun yıllar sonra enflasyonla barıştı, parasal sıkılaşma konuşuluyor.
- Hindistan: Küresel büyümenin en canlı hikâyesi olmaya devam ediyor.
Asya genelinde sermaye, daha çok uzun vadeli hikâyesi olan pazarlara gidiyor.
Türkiye açısından sonuç:
Türkiye, Asya sermayesi için potansiyel taşısa da öngörülebilirlik ve makro disiplin hâlâ belirleyici kriter.
Türkiye: Sıkı Para Politikası Çalışıyor Ama Bedeli Var
Türkiye ekonomisinin ana teması değişmedi:
- Yüksek faiz talebi baskılıyor.
- Enflasyon düşüş eğiliminde ama hâlâ yüksek.
- Büyüme ivme kaybediyor.
- Cari denge görece daha kontrollü.
Merkez Bankası’nın duruşu net:
Enflasyon düşmeden gevşeme yok.
Bu yaklaşım orta vadede doğru, kısa vadede ise ekonomik aktiviteyi zorlayan bir çerçeve yaratıyor.
Varlık Sınıfları: Haftalık GörünümFaiz
- Türkiye’de faizler yüksek seviyede kalıcı.
- Kısa vadede indirim ihtimali düşük.
- Tahvil tarafında getiri cazip ama vade riski dikkatle yönetilmeli.
Altın
- Küresel belirsizlik, jeopolitik riskler ve Fed beklentileri altını destekliyor.
- Dolar güçlü olsa bile altın koruyucu varlık rolünü sürdürüyor.
- Türkiye’de kur etkisiyle altın cazibesini koruyor.
Gümüş
- Altına göre daha volatil.
- Sanayi talebi beklentileriyle hareket ediyor.
- Risk seven yatırımcılar için potansiyel var, ama sabır şart.
Borsa (BIST)
- Yüksek faiz ortamı hisse piyasasını baskılıyor.
- Bankacılık ve iç talep odaklı sektörler zorlanıyor.
- İhracatçı ve döviz geliri yüksek şirketler görece daha dirençli.
Önümüzdeki Hafta İçin Öngörüler
Faiz:
Türkiye’de politika faizinde değişiklik beklemiyorum. Söylem sıkı kalmaya devam eder.
Altın:
Küresel risk algısı nedeniyle yukarı yönlü eğilim korunur. Sert geri çekilmeler alım fırsatı olabilir.
Gümüş:
Dalgalı seyir devam eder. Altına göre daha agresif hareketler görülebilir.
Borsa:
Yatay–dalgalı bir hafta olası. Hacim düşük, seçici hareketler ön planda olur.
Döviz:
- Kur tarafında kontrollü ama yukarı yönlü baskı sürer. Ani sıçramalardan çok “yavaş tırmanış” senaryosu daha olası.
Son Söz
Küresel ekonomi “rahatlama” moduna geçmek istiyor ama henüz cesaret edemiyor. Türkiye ise bu bekleme odasında, sabırla ama maliyet ödeyerek duruyor. Önümüzdeki haftalarda asıl belirleyici olan veri değil, merkez bankalarının sabrı olacak.
Grafikler konuşuyor. İnsanlar acele ediyor. Ekonomi ise her zamanki gibi yavaş ilerliyor.